Cumhuriyetimizin 102. yılına yaklaşırken, bu anlamlı dönemde sporu ve dayanışmayı bir araya getiren etkinliklerden biri olan 2. Uluslararası Sancaktepe Cumhuriyet Koşusu bugün Sancaktepe’de gerçekleştirildi. Bu organizasyonun ikincisi düzenlenmesine rağmen, ben bu yıl ilk kez katılma fırsatı buldum. Açıkçası, bu kadar keyifli bir deneyim yaşayacağımı tahmin etmiyordum.
Sabahın erken saatlerinde Sancaktepe’ye vardığımda, alanda hissedilen enerji ve heyecan hemen dikkatimi çekti. Farklı yaş gruplarından, farklı şehirlerden gelen sporcular ve amatör koşucular bir aradaydı. Kimi yarışmak, kimi sadece Cumhuriyet coşkusunu paylaşmak için oradaydı. Ancak herkesin ortak noktası, güne spordan ve dayanışmadan güç alarak başlamak istemesiydi.
Parkur beklediğimden çok daha güzeldi. Şehrin içinde olmasına rağmen, doğayla iç içe bir rota hazırlanmıştı. Zemin koşuya oldukça elverişliydi, bazı kısımlarda iniş ve çıkışlar olsa da yarışa dinamizm katıyordu. Özellikle parkurun son kilometrelerinde hem fiziksel hem de zihinsel bir mücadele yaşanıyor, ama bu yorgunluğun üstüne seyircilerin tezahüratları adeta enerji veriyordu.
Bu noktada Sancaktepe halkının ilgisinden özellikle bahsetmek isterim. Çoğu koşuda katılımcılar genellikle sadece birbirini destekler, seyirci katılımı sınırlı olur. Ancak bugün farklıydı. Parkurun neredeyse her noktasında insanlar ellerinde Türk bayraklarıyla, çocuklar neşeyle bağırarak bizleri destekliyordu. “Hadi başarabilirsin!” diyen bir çocuğun sesi bile o anın tüm yorgunluğunu unutturabiliyor. Sporun sadece bir yarış değil, birleştirici bir güç olduğuna burada bir kez daha tanık oldum.
Organizasyonun genel anlamda başarılı olduğunu söylemek mümkün. Yarış alanı düzeni, kayıt süreci, dağıtılan kitler ve yönlendirmeler gayet yeterliydi. Ayrıca uluslararası katılımın da olması, etkinliği daha renkli ve prestijli hale getirmiş. Yabancı sporcularla birlikte koşmak, hem atmosferi canlandırıyor hem de etkinliğin gelecekte daha da büyüyebileceğine işaret ediyor.
Tabii her güzel etkinliğin küçük eksiklikleri de olabiliyor. Bu koşuda beni biraz rahatsız eden tek durum, yarışın yaklaşık 20 dakika geç başlamasıydı. Sabah erken saatlerde toplanan onlarca koşucunun, ısınma yaptıktan sonra tekrar beklemeye geçmesi hem tempoyu hem de motivasyonu biraz düşürdü. Havanın serin olması da eklenince, bu gecikme küçük bir rahatsızlık yarattı. Ancak organizasyonun genel kalitesini düşündüğümde, bu tür aksaklıkların ilerleyen yıllarda giderileceğine inanıyorum.
Yarış sonunda bitiş çizgisini geçtiğimde, hissettiğim şey sadece fiziksel bir yorgunluk değil, büyük bir mutluluktu. Çünkü orada sadece bir koşuyu tamamlamamıştım; aynı zamanda Cumhuriyet’in değerlerini, birlik ruhunu ve spora olan sevgiyi kutlamıştım.
Sonuç olarak, 2. Uluslararası Sancaktepe Cumhuriyet Koşusu benim için unutulmaz bir deneyim oldu. Güzel bir parkur, içten bir halk desteği ve Cumhuriyet coşkusunun bir araya geldiği bu etkinlik, sporu sadece fiziksel bir aktivite olmaktan çıkarıp bir kutlamaya dönüştürdü. Gecikmeye rağmen, bu koşudan büyük bir keyif aldım ve gelecek yıl yine aynı heyecanla start çizgisinde olmayı şimdiden sabırsızlıkla bekliyorum.


0 Yorumlar