Bugün, doğa ile iç içe, huzur dolu bir bisiklet yolculuğu yaptım. Sakarya’nın Karasu ilçesinden başlayıp, yine Karasu’ya bağlı Denizköy Mahallesi’ne kadar süren yaklaşık 35 kilometrelik bu rota, hem bedenime hem de ruhuma iyi geldi. Bu yolculuğu daha da özel kılan şey ise taşıması kolay, pratik ve bir o kadar keyifli katlanır bisikletimle yola çıkmış olmamdı.
Sabahın erken saatlerinde başladım pedallamaya. Karasu’nun sakin sokaklarında ilerlerken güneş yavaş yavaş yükseliyor, doğanın uyanışına tanıklık ediyordum. İlçe merkezinden ayrıldıkça şehir sesi yerini kuş cıvıltılarına, rüzgarın yapraklarla dansına ve arada sırada yol kenarında selam veren çiftçilere bıraktı. Yol boyunca karşılaştığım manzara bir bisikletçiye sunulabilecek en güzel ödüllerden biriydi: sağlı sollu uzanan yeşil tarlalar, derelerin üzerinden geçen küçük köprüler ve ara ara gözüme çarpan ormanlık alanlar.
Güzergahım boyunca zemin yer yer asfalt, yer yer toprak yoldu ama katlanır bisikletim tüm bu geçişlere gayet güzel adapte oldu. Hız yapmak gibi bir amacım yoktu; bu yolculuk, doğayı hissetmek ve anı yaşamak içindi. Yol boyunca birkaç mola verdim; bazen sadece su içmek için, bazen de bir ağacın gölgesinde dinlenip manzarayı içime çekmek için.
Yolculuğun en keyifli duraklarından biri ise hiç şüphesiz Acarlar Longozu oldu. Burası Türkiye’nin tek parça halindeki en büyük longoz (subasar ormanı) ve gerçek bir doğa harikası. Bisikletimi girişte park edip, yürüyüş yoluna adım attığım an etrafı saran kuş sesleri ve tatlı bir serinlik beni karşıladı. Ahşap yürüyüş yolu boyunca ilerlerken hem göl üzerindeki nilüferler hem de suyun içinden yükselen ağaç kökleri göz alıcıydı. Ziyaretçilerin çok kalabalık olmadığı bir saatte orada olmak büyük şanstı; neredeyse sadece doğanın sesiyle baş başa kaldım.
Acarlar Longozu’nda geçirdiğim bir saatlik yürüyüş sonrası tekrar yola koyuldum ve son durağım olan Denizköy’e ulaştım. Karasu’ya göre çok daha sakin ve yerleşimin seyrek olduğu bu mahallede deniz kenarında kısa bir mola verdim. Kumların üzerine oturup geriye dönüp günümü düşündüm: bisikletle özgürce yol almak, doğanın kucağında vakit geçirmek ve yeni yerler keşfetmenin verdiği mutluluk tarif edilemezdi.
Bu 35 kilometrelik yolculuk bana bir kez daha doğayla uyum içinde yapılan yolculukların insanı nasıl tazelediğini hatırlattı. Şehir hayatının karmaşasından uzaklaşıp, sadece pedallayarak ulaşılan bu tür yerler hem fiziksel bir egzersiz hem de zihinsel bir yenilenme sunuyor. Özellikle katlanır bisiklet gibi pratik araçlarla bu tür keşifler daha da keyifli hale geliyor.
Eğer siz de hafta sonunuzu değerlendirmek, biraz olsun stres atmak ve doğaya yaklaşmak istiyorsanız, Karasu’dan Denizköy’e uzanan bu güzergahı ve Acarlar Longozu’nu mutlaka listenize eklemelisiniz. Yanınıza biraz su, hafif atıştırmalıklar ve bir fotoğraf makinesi almayı unutmayın. Gerisi zaten ayaklarınızın ve pedallarınızın ritmiyle şekillenecek…
0 Yorumlar