10/recent/ticker-posts

Sürgünde Bile Yeşeren Umut: Dino’ların Satır Arası Yolculuğu

Güzin Dino Abidin Dino Mektupları hakan çolak hakancolakcom


Bazı kitaplar vardır, kapaklarını kapattığınızda içinizde bir sızı, aynı anda da bir sıcaklık bırakır. Abidin Dino – Güzin Dino Mektupları benim için tam da böyle bir okuma deneyimi oldu. İki insanın birbirine duyduğu derin sevginin, mesafenin ve zor zamanların bile aşamayacağı bir bağın tanıklığını yapmak, bana hem bir edebiyat yolculuğu yaşattı hem de insan kalbinin gücünü yeniden hatırlattı.

Kitap boyunca Abidin Dino’nun sanatçı duyarlılığıyla yoğrulmuş satırlarını, Güzin Dino’nun ise ince, içten ve bir o kadar güçlü yanıtlarını okurken aslında sadece iki insanın özel yazışmalarını görmüyoruz. Bu mektuplar, aynı zamanda bir dönemin tanıklığı. Siyasi baskılar, sürgünler, özlemler… Yine de tüm bunların arasında dimdik duran bir aşk. Benim en çok etkilendiğim kısım da burası oldu: Her türlü zor şartın arasında bile birbirlerine yazdıkları cümlelerde umut, sevgi ve dayanışma hissi hep baskın.

Abidin’in kelimelerindeki şiirsellik, Güzin’in satırlarında hissedilen dinginlik ve sabır kitabı sadece bir “mektuplar toplamı” olmaktan çıkarıyor. Sanki sanatın ve edebiyatın kalbinde filizlenen bir sevginin resmini çiziyorlar. Aralarındaki mesafe kimi zaman kilometrelerle ölçülüyor, kimi zaman yıllarla, ama satırların arasındaki o sıcaklık bu mesafeyi eritiyor. Okurken, “birbirini sevmek” deyiminin ne kadar güçlü bir şey olduğunu yeniden düşündüm.

Tabii kitap sadece romantik bir atmosfer sunmuyor. Özellikle dönemin siyasi iklimine dair satır aralarında gördüğümüz rahatsızlıklar, onların yaşamını nasıl şekillendirdiğini de gösteriyor. Yalnızca bir aşk hikâyesi değil; aynı zamanda sürgünlük, yasaklar, sansür ve özgürlük arayışıyla yoğrulmuş bir hayat hikâyesi var burada. Bu yönüyle de mektuplar, bize bireysel bir aşkı anlatırken aynı anda toplumsal bir hafızayı da aktarıyor.

Kitabı okurken sık sık şu hisse kapıldım: Biz çoğu zaman gündelik telaşlarımızın arasında sevgiye, dostluğa ya da samimi bir cümle kurmaya yeterince zaman ayırmıyoruz. Oysa Abidin ve Güzin, tüm zorluklara rağmen kelimeler aracılığıyla birbirlerine dokunmayı, umut vermeyi, teselli olmayı hiç ihmal etmemiş. Belki de asıl büyük ders bu.

Kitap bittiğinde aklımda şu kaldı: Sevgi yalnızca yan yana olunca değil, uzakta da olsa, hatta araya yıllar girse bile yaşatılabilecek bir şey. Yeter ki samimiyet, emek ve inançla beslenmiş olsun. Ayrıca mektupların dili, bugünün hızlı ve yüzeysel iletişimine kıyasla öylesine içten geliyor ki… “Keşke biz de sevdiklerimize daha çok mektup yazsak” diye düşündürüyor.

Sonuç olarak, Abidin Dino – Güzin Dino Mektupları sadece sanat ve edebiyat meraklılarının değil, aşkın gücüne inanmak isteyen herkesin okuması gereken bir eser. Bana hem insanın kırılganlığını hem de dayanıklılığını hatırlattı. İçinde aşk var, sanat var, özlem var, biraz hüzün var ama en çok da umut var.

Yorum Gönder

0 Yorumlar