Bugün Kırklareli’nin gözde sahil beldelerinden biri olan İğneada’da geçirdiğim muhteşem bir günü anlatmak istiyorum. Karadeniz’in kıyısında, longoz ormanlarıyla çevrelenmiş bu küçük sahil kasabası, sadece doğasıyla değil, insanlarının sıcaklığıyla da hafızamda yer eden özel bir yer oldu.
İğneada’ya varır varmaz ilk hissettiğim şey sakinlik ve ferahlıktı. Şehrin karmaşasından uzakta, sessizliğiyle insanı hemen içine alan bir atmosferi var. Sahile doğru yürüdükçe dalga seslerinin ritmik huzuru, geniş kumsalı ve denizin tuzlu kokusu günün tüm yorgunluğunu üzerimden aldı. Karadeniz’in kendine özgü dalgalı yapısı bugün şaşırtıcı bir şekilde daha sakindi ve bu da gezimin keyfini daha da artırdı.
Kumsalda yapılan kısa bir yürüyüşün ardından yöre halkıyla sohbet etme fırsatı buldum. Beldenin insanları gerçekten samimi ve güler yüzlüydü. Sorduğum her soruya içtenlikle yanıt veren, önerilerde bulunan, misafirperverliği yüzünden okunan insanlar… Bir sahil kasabasının ruhunu en çok burada hissettim diyebilirim. Bu sıcak iletişim, gezimin en değerli parçalarından biri oldu.
İğneada’nın doğal güzellikleri saymakla bitmiyor. Longoz ormanlarının ülkemizdeki nadir örneklerinden biri olduğunun farkındaydım, ancak canlı canlı gördüğümde doğanın bu eşsiz mucizesi beni gerçekten etkiledi. Vaktim kısıtlı olsa da ormanın kenarlarında kısa bir yürüyüş yapma şansı yakaladım. Ağaçların arasından süzülen ışık, kuş sesleri, hafif esen rüzgâr… Doğanın böyle yoğun hissedildiği yerler artık o kadar az ki, insan burada olmanın kıymetini bir kez daha anlıyor.
Öğle saatlerine doğru sahile yakın küçük bir mekânda yöresel lezzetleri denedim. Karadeniz mutfağının izlerini taşıyan bu yemekler hem taze hem de oldukça lezzetliydi. Mekân sahiplerinin sıcak sohbeti de yemeği daha keyifli hale getirdi. İğneada’da zamanın biraz daha yavaş aktığını, insanların birbirine daha fazla vakit ayırdığını fark etmek beni oldukça mutlu etti.
Günün ilerleyen saatlerinde tekrar sahile dönüp manzarayı izlemek istedim. Güneşin hafifçe batmaya yüz tutmasıyla birlikte gökyüzünde oluşan renk cümbüşü, huzurun resmini adeta gözlerimin önüne serdi. Dalga sesleri eşliğinde oturup bu manzarayı izlemek, günü tamamlamak için harika bir seçenek oldu.
Bugünkü gezim benim için hem doğal güzelliklerle dolu hem de duygusal olarak besleyici bir deneyimdi. İğneada’nın sakinliği, doğal dokusu ve insanlarının misafirperverliği burayı özel bir yer haline getiriyor. Şehir hayatından uzaklaşıp nefes almak isteyen herkese gönül rahatlığıyla önerebileceğim bir belde.
Eğer yolunuz bir gün Kırklareli’ne düşerse İğneada’yı mutlaka ziyaret edin. Belki bir kumsal yürüyüşü, belki longoz ormanlarında kısa bir keşif, belki de sıcacık bir sohbet… Ne yaparsanız yapın, bu küçük kasabanın sizi mutlu bir anıyla uğurlayacağına eminim.

0 Yorumlar