Film Gibi Film: The Platform


2 3 gündür ismini sıkça duyduğum, neredeyse her Facebook grubunda ismine denk geldiğim The Platform filmini nihayet bende izledim.

Bu filmi sevenler olduğu kadar sevmeyenler de var ama ben sevenler ekibine dahil oldum. Filmi beğenmeyenler sanırım ağır temposu yüzünden sevmemiş. Doğru, biraz ağır gidiyor çok az karakter var -sadece 3 ana karakter var birde Baharat- ve sabit bir mekanda çekildiği için insan sıkılıyor ama filmin vermek istediği mesajları görebilirseniz, bence beğenilmeyecek bir film değil. Cube filmini izleyenler okuyorsa eğer bu yazıyı, mantık onunla eşdeğer -Cube kesinlikle daha iyi ama-.

Karakterler katlı bir cezaevinde kalıyorlar ve her ay yerleri değişiyor. Örneğin ilk ay 5. kattaysanız, diğer ay 203. katta olabiliyorsunuz. Katlarda ne kadar aşağı düşerseniz, hayatta kalmanız okadar zorlaşıyor. Burası bir hapishane doğru, ama bildiğimiz hapishaneler gibi her mahkuma ayrı bir yemek yok. Bir adet full doldurulmuş yemek masası, birinci kattan başlayarak belli bir süre durduktan sonra bir alt kata geçiyor. Şimdi düşünün, 1. katta full olan yemek masası 208. kata inene kadar ne kadar yemek kalır veya kalır mı? :)

Film ile ilgili daha fazla detay vermek istemiyorum ama ana karakterimiz işte bu düzenin değişmesi için bir fikir ile hareket etmeye başlıyor. Verilen ana fikir ise, toplumsal eşitsizlik. Tepeden aşağıya doğru inildikçe, bu haksızlığın giderek ne kadar kötüleştiği ve birilerinin bunu muhakkak değiştirmeye çalışması. İyi seyirler..

Yorumlar