Geçen gün tek başıma küçük bir keşfe çıktım. Uzun zamandır görmek istediğim bir yer vardı: Alicin Kültürel Jeositi, yani halk arasındaki adıyla “Küçük Sümela.” Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde yer alıyor. Fotoğraflarda görmüştüm ama oraya gidip yakından görünce bambaşka bir his verdi.
Yola sabah erken çıktım. Şehirden uzaklaştıkça yollar sessizleşti, doğa kendini göstermeye başladı. Alicin’e giden yolun bir kısmı düzgün ama sonlara doğru biraz zorluyor. Aracımı uygun bir yere bıraktım ve yürümeye başladım. Açık söyleyeyim, tırmanış düşündüğümden daha yorucuydu. Bazı yerlerde epey dik patikalar var, dikkat etmek gerekiyor. Ama her adımda karşınıza çıkan manzara insanı motive ediyor. Kuş sesleri, rüzgârın uğultusu, taşların arasından süzülen küçük otlar… Bir süre sonra yorgunluk yerini huzura bırakıyor.
Yukarı vardığımda kayalara oyulmuş yapılar hemen dikkatimi çekti. Odalar, basamaklar ve nişler. İnsan eliyle yapıldığı belli; o taşların o şekilde oyulması ciddi bir emek istiyor. Kimlerin, ne amaçla yaptığını düşünürken bile insanın hayal gücü çalışıyor. Gerçekten “Küçük Sümela” ismi tam yerinde olmuş. Kayalıkların içine yapılmış bu gizemli yapı, hem tarih kokuyor hem de doğayla bütünleşmiş bir halde duruyor.
Orada bir süre oturup etrafı izledim. Aşağıda geniş bir vadi, etrafımda sessizlik. Şehirden ne kadar uzakta olduğumu o anda hissettim. Sanki zaman durmuş gibiydi. Etrafa bakarken, o kadar yüksek ve ıssız bir yere kimlerin gelip böyle bir yer yaptığını düşünmeden edemiyorsunuz.
Yalnız gitmek, açıkçası bana iyi geldi. Kendi tempomda yürüdüm, istediğim yerde durup fotoğraf çektim, istediğim kadar dinlendim. Bazen doğanın içinde tek başına kalmak insanın zihnini dinlendiriyor. Alicin’de tam da öyle bir huzur var.
Eğer gitmeyi düşünüyorsanız birkaç küçük tavsiye vereyim:
Rahat bir ayakkabı şart, bazı yerler kaygan olabiliyor.
Yanınıza mutlaka su alın, çünkü yukarıda satılan bir şey yok.
Hava çok sıcaksa sabah erken saatlerde gitmek en iyisi.
Ve tabii, yalnız gidecekseniz biriyle konum paylaşmakta fayda var.
Alicin Kültürel Jeositi, fazla bilinmeyen ama kesinlikle görülmeye değer bir yer. Turistik anlamda çok düzenlenmiş değil, bu da doğal halini korumasını sağlamış. Belki de onu özel yapan şey bu: sade, sessiz, gösterişsiz ama büyüleyici.
Dönüşte yorgundum ama içim rahattı. Hem güzel bir manzara gördüm hem de uzun zamandır ihtiyaç duyduğum o “kafa dinleme” molasını aldım. Eğer siz de doğayla baş başa kalmak, biraz düşünmek ve sessizliğin tadını çıkarmak istiyorsanız, Alicin’i mutlaka görün.
Zorlu bir tırmanış sizi bekliyor ama sonunda hissettikleriniz her şeye değiyor.
0 Yorumlar